REKLAM:OYNAYAN TURSİL
Diğer kişi:Dur,dur.nereye gidiyorsun?
Tursil:……a.
Diğer kişi:Orası neresi?Ne var ki orada? Tursil:Var ya Özdilek‘ten sonra Kepez‘de.”Eeee”…insanotu orada…çağırmış.
Diğer kişi:İnanmıyorum.Geçen gün söylediler..O mahalledeki Şok’tan(REKLAMLAR).Almış her çeşidimden.inanmadım ben.O değildir dedim.Erzurum’da biliyordum.Önceden beni alıyordu.Ama aylardır almadı.Artık beni sevmiyor sandım.
Tursil:Hımmm.Yasaktır belki.
Diğer kişi:Kim yasaklayacak..?
Tursil:Yengeç var ya belki ondandır.
Diğer kişi:Onu bilmiyorum.Kimse söylememiş bana.Almış ama.Ben de geleyim seninle.Hem geçmiş olsun derim hem beni çağıracak mı söyler belki..
Tursil:Çağırmadan gitme bence.Önce görevi olanları çağırıyormuş.Kızar,mızar…
Diğer kişi:Ne görevi?Hem ilk seni mi çağırmış?Niye ki?
Tursil:İlk beni çağırmamış…Konuşurken duydum.Projeyi birlikte yapacakları varmış.Sonra da işte hazırladıkca çağıracakmış.
Diğer kişi:Ne projesiymiş ki acaba?Hem kiminle yapacakmış?
Tursil:Mahalle temizlenecekmiş..Acele etmemiz lazım diyordu.Acer,İpone 7 Plus,Ace,Cif,silgi…Ben onları gördüm.Başkası var mı bilmiyorum.Ben taslakmışım daha.Deneme yapıyormuş.
Diğer kişi:Seni tutmayayım öyleyse.Sen git.
Tursil:Tamam.Sen de üzülme.Seni de çağırır bence.Yoksa neden alsın ki?
Diğer kişi:İnşallah.Yolun açık olsun.
İnsanotu:Nerede kaldın?Neyse…Başlayalım.Geç kürsüye.
Tursil:Mahkum mu oldum?
İnsanotu:Yok,yok.Biraz geçmişinden bahsedeceğiz.Anlat bakalım.Nerede doğdun,kimsin,nesin?Ben biliyorum ama herkes bilsin…
Tursil:.Beni Henkel üretiyor.Yani şimdi üretenim Alman.Ama ben Türk’üm.Beni ilk İzmir’li Turyağ firması üretmeye başladı 1939’da.1957’de Yapı Kredi Turyağ’a ortak oldu.1965’te Henkel’de Turyağ’a ortak oldu.1994’te Yapı Kredi Bankası hisselerini Henkel’e devretti.Henkel 140 yaşında ama Türkiye’deki Henkel 1963 doğumlu.Gebze’de,Tuzla’da bir de Ankara’da fabrikalar var ama merkez istanbul’da.Beni de üretmişler işte.Yani elimden geleni yapıyorum.Çok çalışıyorum ben.Tamam Almanya diye kızabilirsin ama ne yapabilirim ki?Öyle olmuş.
İnsanotu:Tamam,tamam.Ben seni tanıyorum zaten sorun yok.Sen en özel ürünlerden birisin.Bilmiyorsun belki ama bazı markalar bu ülkede o ürünün adı olmuştur.Sen de onlardan birisin.Çamaşır deterjanına bu millet yıllarca TURSİL dedi.Çünkü çamaşır deterjanı olarak ilk seni tanıdı.Sonrasında da bakkala gidip Tursil ver dedi.Aklında başka marka olsa bile.
Sen gerçekten haketmişsin bu değeri.1960’larda yaptığın o reklamlar:Çok özel,çok etkileyici,çok güzel bence.Almanya tamam yanlış yapıyor.Ama tek o yanlış yapmıyor ki.Hem Almanya diğer ülkelerden farklı.Bizim ülkemizde milyonlarca Alamancı var.Şimdi kızıyorlarmış Alamancı diyince.Ama kötü bir şey değildi o zaman bu.Almanya’ya gidenlere denirdi.Almanya’da yaşayan milyonlarca Türk var.Biz Almanya’yla,Almanya’da bizimle iyi olmak zorunda.Orada milyonlarca Türk var.Türk gelinler,damatlar.Alman gelinler,damatlar.Başka yolu yok herkes doğruyu bulmak zorunda.Anlaşmak zorunda.anlaşacak..başka yolu yok.
Mahallede Almanya’yı biraz anlatmıştım.Öncesi var tabi ama 1960’tan sonrasından biraz bahsedeyim.Almanya’nın evi Türk’ün evinden küçük.Yarısı kadar.Kuzey Denizi ile Baltık Denizi’ne kıyısı var ama öyle Türk’ün evi gibi her tarafı deniz değil.Bir tarafının yarısı Kuzey Denizi,yarısı Baltık denizi.Diğer tarafları başka evlerle çevrili.Türk’ün eviyle arasında çok ev var aslında.Türk’ün evinden gidenler epey yol gitmiş.Öyle yakın diye gitmemişler.
1960’ta Alman’ın evinde işçi ihtiyacı başlıyor.İtalya,Yunanistan,Portekiz,İspanya’dan göçmen gidiyor,işçi olarak.Yetmeyince Türk’ün evine de haber gönderiyorlar.İşçi lazım gelin diye.Tabi gidenler öyle beyin göçü falan değil.Yani kalifiye değil..1961’de de Berlin duvarı yapılmaya başlanmış.Gidenler görmüştür tabi.1989’da yıkıldı.Berlin şehrini ikiye bölüyordu duvar.Duvarın bir tarafı Doğu Berlin,bir tarafı Batı Berlin.Doğu Almanya’dakiler,Batı Almanya’ya kaçmasın diye,şehrin ortasına duvar örüyorlar.Kaçmaya çalışanları da vuruyorlar.Kominizmle ilgili durumlar.Yazdığına göre,doğruysa duvar 1 gecede yapılmış.Yani gecekondu.Şimdi bize akıl veriyorlar ya..Neyse ben konuya döneyim.ilk gidenler törenlerle karşılanıyor.Almanlar durumdan memnun.Ama sonra işçi ihtiyacı kalmıyor.1973’te Almanya artık göçmen istemiyorum diyor.Haklı da ihtiyacı kadarını almış.Ama Türk’ler kapıdan,olmadı bacadan,kaçak göçek Alman’ın evine girmeye devam ediyor.
Bu ilk gidenler aslında ilk Amerika’ya gidenlerle benzer.Amaçları değil,yaşam standartları açısından.Kendi evinde iyi olanlar gitmiyor.Geçim derdi olanlar gidiyor.Amaç farklı.Amerika’ya gidenler orada kalmak için gidiyor.Ama Türkler para kazanıp vatanlarına dönmek için gidiyor.Çoğu dönmüyor.Dönemiyor gerçi.Çocuklar oluyor.İki kültürle büyüyünce ne Türkiye’de Türk ne de Almanya’da Alman olmuyor.Şüphesiz Türkler ama yaşam tarzı açısından iki taraflı da tam olamıyorlar.Ama dönmeyenler de vatanlarından hiç vazgeçmiyor.Bir ayakları hep Türk’ün evinde.Türk zora düşse hep yanındalar.Bedenleri orada olsa bile ruhları,kalpleri hep Türk’ün evinde.
Senin bendeki yerin ayrı zaten.Henkel’i iyi bilirim.İyi bilirim derken;kaliteli,sağlam firmadır anlamında da iyi bilirim.B
Elde yıkamayı seçtim.İlk ürün anlamında.Sonra matik falan ama ilk tabi ki elde yıkama.Bir de halıları yıkadım seninle.Halı yıkamaya veriyoruz ama öyle su koksun dedim.Güzel yıkadın aferin sana.Aslında ilk çıkan ambalajlardan itibaren nostaljik albümler hazırlamak istiyorum her ürüne.Ama bulmak zor,çok uğraşmak lazım.Şimdilik böyle olsun.
Ha neden seni ilk seçtim?Alman olduğun için seçtim.Çünkü ilk Almanya’dan başlıyoruz.Çünkü Almanya ayrı.Bizim için en önemli ve hem en zor hem en kolayı.Çünkü Almanya’da ki Türkler Almanları çok iyi tanıyor.Türklere Almanları,Almanlara Türkleri anlatabilirler.Ama sen ve Henkel’de önemlisiniz.Çok önemlisiniz.Uluslararası firmalar çok önemli.Anlatın onlara.Yanlış yapıyorsunuz diyin.Hele bu saatten sonra PKK’yı desteklemek,cinayet diyin.Kan bulaşıyor elinize,vebali büyük diyin.
Alman,Japon.İkisinin de imajı aynı bu ülkede.Kalite üretir,hile hurda sevmez.Böyle bilinir.Elbette iyi olmayan zaten tutunamıyor.Hangi ülkenin olursa olsun.Ama Alman ve Japon’un yaptığı iş,ürettiği ürün başından kaliteli diye bilinir.Kaliteyi seven,işini kaliteli yapan,yanlışı bilerek yapmaz.Bizde de yanlış çok.Ama anlatın artık İZİN VERMEYECEĞİZ.Hepiniz kavgasız dövüşsüz,neyin ne oluğunu anlatın.Yönetenlere anlatın.Bunu en iyi siz:Almanya’daki TÜRKLER ve Türkiye’deki ALMANLAR,siz anlatacaksınız.Herkes yanlış yaptı ama bu saatten sonra:Sadece Meşru Hükümetler..Meşru siyasetçiler olacakmış.Başka türlü hiç bir şeye Türkler izin vermeyecekmiş.Yol verip KATİL olmayın.Artık BİTTİİİİİİİİ diyin.
Evet TURSİL”Sen efendisin,kalitelisin,mütevazisin,iyisin yani.Maşallah sana.GEÇ BAKALIM”……
———
REKLAM:OYNAYAN NOKİA
Alamadığım reklamlarda,kimlerden alamadım diye bakarken seni gördüm.Sen beni çok şaşırttın.Yani durumun şaşırttı.Malum son zamanlarda pek dünyayla ilgim yok.Sadece yengeç değil.O son dönemin engeli de.C10,sonra …..Senin durumundan da haberim olmadı.2013’te Microsoft almış seni ama akıllı telefonlarda umduğunu bulamamış.Sonra Tayvan merkezli Foxconn’a satmış.Diğer ülkelerde ki durumunu bilmiyorum ama Türkiye’de pazarın büyüktü.Neden böyle oldun bilemedim?Ben aslında ……..‘dayken ,durumunu bildiğimden değil de senin hakkın olduğu için firmana bir mail gönderdim.Yeni bir ürün önerisi içeren bir mail.Dönüş de yapmışsınız ama ben yoktum,bizimkiler açmış telefonu.Durumu bilmedikleri için,arayanla anlaşamayınca durum ciddiyetsiz bir hal almış.Ciddiyetsiz derken anlaşamamışlar.Sonrasında da kaldı öyle.
Türkiye’de ilk cep telefonu görüşmesini Süleyman Demirel ile Tansu Çiller yapmış.Türkiye’nin ilk kadın başbakanı.Hala ilk.Başka olmadı.Olsaydı?Çiller-Akşener.İkisi de er.Ne varsa bu erde?İlk “alo”yu onlar demiş.Yani Türkiye Cumhurbaşkanı ve Başbakanı.(şimdi olsa olmaz kendi kendini ara..olmaz yani-bize uygun değil..biliyorum)..23 Şubat 1994 ‘te.İlk SMS Nokia üzerinden gönderilmiş.Türkiye ‘deki ilk cep telefonu Motorola galiba.Benim ilk cep telefonum Ericsson’du.Kocaman telefonlar.Adları cep telefonu ama o zaman pek cebe sığmıyorlardı.
Seni diğer markalardan ayıran galiba senin de haberin olmayan özel bir durumun var.Bu yüzden sana öneriyorum,bu senin hakkın.Önce sen yani.
1994’ten bu yana sektör çok gelişti.23 yıl.Az buz zaman değil.Ben hep İstanbul’da çalıştım.İş hayatında cep telefonu kullananlar bir şekilde teknolojiyle tanışık.Çalışmayan kesimi görünce..Ürünün 2.el piyasasını gördüm.Cep telefonları bilgisayar gibi artık.Ve bizim 40-50 yaş üzeri,teknolojiyle o kadar haşır neşir olamayan insanlarımız var.Dedeler,nineler.Onlar için sadece alo diyecekleri telefonlar lazım.O akıllı telefonları,telefon istediği kadar akıllı olsun kullanamıyorlar.Ve en kolay kullanabildikleri için senin en eski modellerini alıyorlar,en basit modellerini.Parasızlıktan değil.Malum çoğu emekli.Kendilerine uygun olan sıfırını da parasını verip alırlar.Ama alabilecekleri telefon yok.Kısaca dedeler,nineler için sadece telefon görüşmesi yapacakları,sesi yükseltilebilir(işitme sorunu dikkate alınarak ayarlanmış),harfler,rakamlar daha büyük olacak şekilde imal edilmiş telefonlar(araştırmasını zaten yaparsınız,olmadı ben daha detaylı çizer,yazarım).Öyle ucuz olması gerekmiyor.Çok pahalı da değil ama ucuz olması da şart değil.Onlara özel telefonlar.Baştan savma değil,şık tasarımlar.Sadece alo olayı da değil.Yanlarında telefon olması şart.Akıllı telefonları tercih etmeyen orta yaş grubu.Ve çocuklar,öğrenciler?Anne,babalar çocuklarına ulaşabilmeli ama ellerine verecekleri telefonlar da bu akıllı telefonlar olmamalı.Onlar içinde sadece telefonlar üretilmeli.Ürünün sloganı hazır”SADECE TELEFON”.Bu sadece Türkiye için değil,bir çok ülke için geçerli bence.Batıyı kastetmiyorum.Ama Türkiye ve doğu için en az 20-30 yıl pazarı olan bir ürün bu.Kısaca”sadece telefon”ve sen üretmelisin.Yıllarca 2.el pazarında bu ihtiyacı sen karşılamışsın.Benim gördüğüm öyle.Bu durumda önce senin hakkın.Sen yapmazsan hangi firma olacak onu o zaman söylerim.Umarım her şey yoluna girer ve sektörde eski gücüne ulaşırsın.Firmalarda insanlar gibi düzene ayak uyduramayınca yola önce çıksa da geride kalabiliyor.Değişir.O kadar tecrübe boşa gitmez bence.Daha ne diyeyim yolun açık olsun Nokia….
———-
REKLAM:OYNAYAN ETİ PUF(DİĞER KİŞİ)
1934’te soyadı kanunu çıktığında ,yerleşim yerlerine(köy-kasaba..) listeler de gitmiş.İsteyen içinden seçsin diye.İsteyen,kanuna aykırı olmayan soyadını almış.Hani listeden seçmek mecburi değil ama herkesin soyadı da hazır değilmiş,kolaylık olsun diye liste de göndermişler.Bizim köye göndermişler.Başka yerlere de gitmiştir herhalde.Baba tarafından dedelerim uzun boylu,dalyan gibi adamlar ama gitmişler listede 2-3 isim kalmış.Bunu seçmişler.Güzel,güzel de…seçme sebepleri aslında tembellik.
Senin ismin ETİ puf puf da Eti ya hani.Sizde de durum benzermiş.Firuz Kanatlı kurmuş sizin firmayı.YeniŞafak nokta com da anlatmış firmanın kuruluşunu.Aile Gümülcine’den gelmiş.Balkan Harbinden sonra babasını ve amcasını Milos adasına sürmüşler.Annesi Gümülcine’de kalmış.1,5 sene sonra mübadele olunca Türkiye’ye gelmişler.1924’te de ailesi gelmiş.Önce Adapazarı sonra Eskişehir.Hikaye bu kadar kısa değil elbet.Bir ömürlük çaba var ortada…
Firuz Kanatlı Eskişehir’de doğmuş.Lise 4 de Galatasaray Lisesi’ne gitmiş.1 sene bile yetmiş demek ki.Kapısından bile geçmek yetebilir.Eğitim zaten tamam da binanın havası yeter.Aynı binadır herhalde.Sonra Cenevre’de işletme okumuş.
Mübadele;savaş sonrası sen senin insanını al,ben benimkini olayı.Balkanlar’daki Türkler savaş sonrası Anadolu’ya geliyor.Çok acılar çekilmiş.Savaş sonuçta,ölüm acı,yokluk,çaresizlik…Firuz Kanat’lı şanslıymış.Şanslı derken ailenin ekonomik durumu iyiymiş.Okuyabilmiş,iş kurmak için babası sermaye vermiş.O açıdan şans.1924 gel gel gel 2017.Hala kan,hala savaş,hala,hala..öncesi de savaş tamam da..hala insan olmadık mı?neden hala…
YeniŞafak’ta ki yazı 2014 galiba.ETİ 1961 yılında kurulmuş.Eskişehir’de kurulmuş.Daha önce olan firmalar var tabi.Çok sağlam firmalar.Hala varlar.Sonra onlardan da bahsedeceğim.Pazara girmiş ve tutunmuş.Şimdi kolay ama o zamanlar..Ürünü üretmek zaten zor, bir de bunun dağıtımı var.Ürünü üretmekle iş bitmiyor,Türkiye’nin her tarafına gideceksin.Şimdi kolay ama o zamanlar?Önce kendi arabalarıyla dağıtım yapmışlar.Sonra iş büyüyünce distiribütör arayışına girmişler.Yani dağıtımı,işi dağıtım olan firmalara verecekler.Kadıköy’de bir distribütör bulmuşlar.
Ve demiş distribütör:”fethullah Gülen Hoca’dan icazet almazsanız ben sizin malınızı satamayacağım.Kusura bakmayın”.Firuz Kanatlı sormuş”icazet nasıl alınıyor?”Distribütör demiş ki”Hoca Çırağan Sarayı’nda iftar veriyor.Oraya gidin hocayla tanışın,anlaşın.Hoca bize icazet verecek,biz de toptancılara icazet vereceğiz.Öyle bisküvinizi satabiliriz.Bunu hemen yapın” demiş.Firuz kanatlı diyor ki”Hoca o akşam hastaymış gelemedi ama onun İstanbul’daki temsilcisi gibi,İhsan Kalkavan Bey konuştu.Konferans verdi.Barış Manço’da gelmişti.O da Rusya’da okulları gezmiş gelmiş…Konuşmalar olmuş,dinlemişler.Yemekten sonra konuşmalar devam ederken önlerine birer kağıt konmuş.Proje listesi sıralamışlar.Kendine uygun olan tutardaki projeyi imzalıyorsun.Cami,okul vb yapmak için para bağışı…İcazet böyle alınıyormuş..parayla…Almamışlar,düşünelim deyip kalkmışlar da alsalar da o zaman öyleymiş.İcazet almazsanız satamazsınız demişler ama onlar başka dağıtımcı bulup devam etmişler.Zaten konu icazet almışlar,almamışlar da değil.
1996′ da İstanbul’da Fetullah Gülen Çırağan Sarayı’nda iftar veriyor.Ben İstanbul’dayım.Ev de işyeri de İstanbul’da.Büyükşehir Belediye’si Refah Partisi’nde.Davette İhsan Kalkavan konuşuyor…Daha kimler var kimbilir.O zaman zaten suç değil,değil de…
Bak sen bizim Erzurum’lu imama 1996’da İstanbul’da haraç kesiyor.Haraç ta denmez buna mı?Denir.Yani başka ne denir bilmiyorum.Ama imamsan adı icazet oluyor demek ki.Maliye alınca da vergi ama ona sözüm yok.Yani olanı içimden derim anlamında.Ben 1996’da İstanbul’dayım ama bu durumlardan haberim yok tabi.Benim niye olsun zaten de.Eee herkesin haberi varmış.Bu isimler ilgisi var yok ayrı da.Asıl mesele okumuşların,aydınların halktan kopuk oluşları galiba.O kadar okumuşu,firma sahibi,iş güç sahibi,sanatçısı kendileri birlik oluşturamıyor.Bizim Erzurum’lu ilkokul mezunu imam ın İstanbul’da Çırağan Sarayı’nda verdiği yemekte bir araya geliyor.Tamam Çırağan’a ben de çok gittim de,çay içmeye.
Fethullah Gülen bence Amerika’ya gitmeyi hiç istemedi.Zaten istememiştir de.Çırağan’da iftar veriyorsun,işadamları,sanatçılar….herkesler orada….Güzelmiş.
Sen zaten o zaman yoksundur da çok ta bir şey kaybettiğin söylenemez.İcazet alsan daha ne kadar satacaktın ki?Pazar zaten senin.Şimdi çok yemiyorum tabi de biliyorsun ben seni misafirlerime bile ikram ediyordum.Şirinsin.Çok ta doğal oynuyorsun.Ben sizin reklamlarınızda kendinizin oynamasını çok takdir ediyorum.Bıyıklınız bile sevimli.Sonra balık ve çubukla ben devam edeceğim ama sen geç hadi.Eti puf puf…..İsmi unuttum.Firuz Kanatlı Eti ismini kendi bulmamış.Öyle anlatıyor.Başka isim için patent almaya gitmiş ama alamamış Eti ismi varmış alınmayan,bu olsun demiş.Bizim soyadı seçimimiz gibi olmuş.İyi olmuş bence.Güzel isim….Geç hadi….
———–
REKLAM:OYNAYAN SİNGER
İnsan şaşırıyor.Ama öyle işte.Bakınca Türk’sün.Sorsam 100 kişiye 90′ ı”Türk”der.Der mi? Amerikalı.Amerika’da doğmuşsun.1850’de.Sizin sitede nereden nereye geldikte çok güzel anlatmışlar geçmişini.
Isaac Merrit Singer ilk düz dikiş makinasını Boston’da küçük bir atölye de üretmiş.Böyle olması da normal zaten.Hikaye hep böyle başlar.Önce fabrika kurup sonra atolye açacak değiller.Gerçi ben önce partiyi kurdum,parti kendi kendini kuracak ama o başka.İlk dikiş makinasına standard 1 adını vermiş.İlk makinanın adı 1.Sonra Singer,New York’lu avukat Edward B.Clark ile birlikte I.M.Singer&Company’i kurmuş 1851’de.Singer Alman kökenli.1811’de New york’ta doğmuş.Abisinin torna atölyesi varmış orada çalışmış.Aslında aktör olmak istiyormuş.Ama olamamış.Bir kaya delme makinasının patentinden kazandığı parayla kumpanya kurmuş.5 yıl turnedeymiş ama olmamış demek ki(İsmailsen nokta com’dan).Ahşap ve metal oyma makinesi geliştirip patentini almış ama istediği sonucu alamamış.Sonunda bir dikiş makinesi tamir atölyesinde çalışmaya başlamış.O zaman dikiş makinesi var ama çok kullanışlı değil.Sorunları çözüp ilk düz dikiş makinesini 1850’de üretmiş.1851’de de patentini almış.
Ve sonrası.Çok ilke imza atmışsınız.Sadece üret sat değil..Dünya’da ilk taksitli satışı siz yapmışsınız 1856’da.Arada yeni modeller falan derken Avrupa’da da üretime başlayıp ilk çok uluslu şirket olmuşsunuz.1867’de İskoçya’da üretime başlayıp Dünya’da ki ilk deniz aşırı firma olmuşsunuz.1886’da İstanbul ve İzmir’de satılmaya başlanmışsın.1889’da ilk elektrikli dikiş makinesini üretmeye başlamışsınız.1904’te Türkiye’deki ilk bayinizi İstiklal Caddesi’nde açmışsınız.Türkiye’de bayilik açan ve fatura kesen ilk yabancı şirket olmuşsunuz.Yerli,yabancı ilk kesen de olabilirsiniz bence.Bizimkiler sanmam 1904’te fatura kessinler.Doğrudan pazarlama yöntemini kullanan ilk firma olmuşsunuz.Öğretmenleriniz köylere evlere gidip anlatmış,öğretmiş.1928’de ilk elektrikli süpürgeyi üretmişsiniz.Singer’in ürettiği ilk galiba.Dünya’da,Türkiye’de ücretsiz dikiş kursları vermişsiniz.
1939-1945 üretime ara vermişsiniz.Başka şeylerin üretimine öncelik vermişsiniz.Bitmiyor,insan var oluğu sürece bitmiyor.
1959’da Türkiye’de ilk fabrikanız açılmış.2004’te Türkiye’deki fabrika kapanmış,yurtışından gelmeye başlamışsın.Daha ucuza mı malediliyor.Olabilir….Keşke kapatmasaydınız.Türkiye Singer bütün bölgede faal ama fabrika da olsaydı keşke.
1908’de Meşruiyet’i kutlamak için “Hürriyet”diye bir model üretmişsiniz.
Seni evde öyle pantolon paçası vs,ufak tamiratlar için aldım.Ben dikiş dikmeyi bilmiyorum..Bilmek bile gerekmiyormuş.Bir alet bu kadar mı pratik olur.Oturdum perde diktim..çok ta güzel oldu.Tamam düz perde de.Hiç makine kullanmamış ben bu kadar kolay diktiysem?Bilenler neler yapar artık.Kanepenin üzerine koy,masanın üzerine koy,yere koy.Yer derdi de yok.Kullan kaldır.Kendi paranı da şimdiden çıkardın.Ama alanlar,internetten sipariş verdiyseniz,makineyi kullanmadan önce servise götürmek gerekiyor.İçinin yağlanması gerekiyormuş.Yine dikiyor tamam ama yağlanması gerekiyor.Kendim yağladım değil,servis içini açıp yağlıyor.
Ben seni anlatacaktım ama geçmişine hayran kaldım.Çok şey yapmışsınız.Tarihin de hep ilkler var.Sessiz sedasız çok hayat etkilemişsiniz.Olumlu anlamda….
Sizin sitenin sayfasında yazıyor.Doğrudur elbet.Ama o kadar mütevazi,o kadar alçak gönüllü,sakin..O kadar normalmiş gibi yazmışlar ki.Her yaptığınız ilk olmuş ve fayda sağlamış.Tamam satış yapmışsınız da,satışı yaparken yaptıklarınız?Çok güzel yapmışsınız.Kimsenin de gözüne sokmadan.
Bana sadece sonuç yetmez.Yol,yöntem de güzel olacak.Sonuca nasıl gidildiği çok önemli.Sonuç iyi ama yol yanlışsa değer veremem.Öyle yani.Önceden kitapların önce sonunu okurdum.Agatha Christine’nin polisiyelerinin önce sonunu okurdum,katil kim bilirdim.Sonra katilin nasıl bulunduğunu okurdum.Daha heyecanlı gelirdi bana.Neredeyse bütün kitaplarını okumuşumdur Agatha Christin’in.Ama…..hiçbiri aklıma gelmiyor.Niye gelmiyor ki?Oldum mu?Balık mı oldum acaba?Cııık.Olmamışım.Balıklıkla ilgisi yok.Bu hafızam az sağlam olsa çok şey yapacağım da…
1908 Meşrutiyet’in ilanında adı “Hürriyet”olan model üretmişsiniz.Sizinkilerin her yere demokrasi götürmesi şimdi olmuyor ama güzel hareketmiş.Tarih değişiyor.Bir dönem bitiyor ve o tarihe özel ürün üretiyorsun. ..
Kalitelisin,güzelsin,şıksın…..Ve çok özelmişsin.Çok şey yapmışsın.Yaptıklarının bence mecburiyetle,sadece satışla ilgisi yok.Fayda yaratmışsın.Maşallah sana SİNGER..çok maşallah..
———-
REKLAM:OYNAYAN ACE
Ayşe teyze cırt.Böyle bir reklamla pazara girdin ve tutundun.O neydi öyle?Ayşe teyze her yerde,çantanın içinden kocaman çamaşır suyunu çıkarıyor.Çamaşır suyunda 1 numarasın.İlk sen misin bilmiyorum ama pazarda payın büyük.
Amerikalı…Seni üreten firma P&G.Amerikalı.Geçmişi ilginç.Sadece insanların değil,firmaların,ürünlerin de hikayeleri ilginç.Onların da kaderleri var.İki işi var:Villiam Procterin ve James Gamble.Procterin mum üretimi yapıyor,Gamble sabun.Hikaye uzun da,iki kız kardeşle evlenince Procterin&Gamble oluyor.Öyle yazıyor.Ne kadarı doğru bilmiyorum.Malum.ben Google’nin yalancısıyım.1837’de kurulmuş P&G.Çok uzun yol.Ve bu yolu hep büyüyerek yürümüşsünüz.Dünya’nın en büyük firmalarından biri olmuşsunuz.Her ürününüz kaliteli.Ürünlerinizi bilmeyen yok ama firma olarak çok bilmiyorlar sanki.Ben P&G yazan her ürünü zerre şüphe etmeden alırım..bendeki imajınız öyle..tanısalar firmayı herkes te öyle olur..Türkiye pazarına 1987’de girmişsiniz.
Bu temizlik işini seninle ve diğerleri ile birlikte yapacağız ama P&G’nin diğer ürünlerinden de bahsedeceğim elbet.Sizin de ürün adı olan markalarınız var.Gillette (REKLAM)mesela,hala ürünün adı.Koleston(REKLAM ),Blendax(REKLAM),Panten(REKLAM),Ariel(REKLAM),Alo(REKLAM). Neredeyse her ürününüzü ve severek kullandım.Devamında bu ürünlerden de bahsedeceğiz ama sonra…
———-
REKLAM:OYNAYAN AYGAZ
Aygaz.Aygaz.Aygaz…Türkiye’de ilksin diye biliyorum.Gerçi 2.de olabilirsin,emin olamadım şimdi.Ama ürünün adı olmuş markasın sen de.Malum herkes hala tüp yerine Aygaz diyor.Ama sen sadece tüp,ilk ürün adı olmuş marka, ya da sadece yerli malı değilsin.Sen daha başka bir şeysin(Evde varsın ama sizin siteden aldım bu fotoğrafı.Hoşuma gitti).
Sen bu ülkenin en özel ürünlerinden birisin.Sadece ilk olmak falan değil.Sen herkesin evine giren,mutfağını görensin.
Şimdi de çok önemlisin.Tamam pazarda başka markalar var ama sen hala çok büyüksün.
Tabi Aygaz deyince Koç,Arçelik,Altus,Beko….çok konuşacağız ama ilk seninle başladık.Neyse sen çok özelsin.Sen geç.Devamını diğer ürünlerinizde konuşuruz artık.
———-
REKLAM:OYNAYAN CİF
Unilever üretiyor seni.Senin durumun belli zaten.Benim favorim beyazın.Diğer çeşitlerin de iyi o kesin ama benim favorim sensin.Benim öyle temizlikle pek işim olmazdı.Kendi evim oluncaya kadar hep yapacak başkaları vardı.Kendi evimde de malum işkoliktim.Evin temizliğini yaptırıyordum ama eleman gittikten sonra seninle bi tuvalet banyo tekrar temizlerdim.Ne kadar temiz olursa olsun.Şanslısın.Her üründe en iyiyi üretmek isteyen firmaların en önde gidenlerinden biri üretiyor seni..Anlatacağım diğer ürünleri anlattıkça ama yine de kısaca sizinkilerin ilk başlangıcı İngiltere,Hollanda ortaklığı.Sabun ve margarin…Sabun sabun da,Sana Yağı’nın ilki.İnsanlığın en ilginç buluşlarından bence,öyle yani ama sonra…..
Devam edecek……..
———–
REKLAM:OYNAYAN UNO
Neredeyse bir yıldır hep seni yiyorum.Kemoterapi sırasında neredeyse hep seni yedim arada da Kipa’nın(REKLAM) ekmeklerinden aldım değişiklik olsun diye.Ekmekleri çok lezzetli.Kipa’nın içinde fırınları var.Ekmekler günlük çıkıyor.Ekmek için ambalajlı olsun dediler mi emin değilim ama ben seni tercih ettim.Tabi sadece yukarıdaki çeşitlerin değil.Çeşit çeşitsin maşallah.Tam buğdayın,kepeğin,köy ekmeğin.Hem içime siniyorsun,hem lezzetlisin,hem çeşidin bol,hem de kolay yiyiliyorsun.Atıştırmalıklarını da yiyorum.Yani kuralllara uyuyorum da öyle çok canım isterse yiyorum.
Bildiğim kadarıyla ilk ambalajlı ekmek sensin.Daha doğrusu ben ilk seni tanıyorum.Ama ilksin,başka yoktu,olsa hatırlardım herhalde.Türk firmasısın.1990’da Doruk Grup kurmuş firmayı:UNMAŞ A.Ş.Doruk Grubu un ve buğday sektöründe lidermiş eee niye helva yapmayayım demiş.İyi de yapmış.
Hürriyet İnternet Sitesinde ki 19.11.2013 tarihli haberinde Hasip Gençer Uno’daki hisselerini Yıldız Holding’e satmış…Yıldız Holding payını yüzde 60’a çıkarmış diyor.
Milliyet İnternet Sitesinde 14 Kasım 2014 tarihli haberinde:Uno’da ortaklık yapısı değişti diyor.Hasip Gençer elindeki hisselerin tümünü ekmek sektörünün dünyadaki deneyimli ismi İspanyol Firması Vedanta Equity’e devretmiş diyor.
Hasip Gençer Doruk Grubu’nun patronu.Yıldız Holding Ülker’in.Ülker’le ilgili Fetö’ye kaynak holding diye yazılar yazılmış.Zamanında Sn.Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaklığı varmış.Ama satmış.Kaynak holding demişlerde ben kendimi bildim bileli Ülker var.Hep var.Ve hep kaliteli olarak var.Araştırmalarını yapmışlığım da vardır ama Türkiye’de Ülker’i bilmeyen mi var?Ben Ülker’i severim.Kaliteli firmadır,kalite üretir.Ama İspanyol firmasıyla neden ortak oldunuz anlamadım.İspanyol olduğu için değil tabi.Yani zaten bence teksiniz.Pazar sizin.Gerçi yurt dışına açılmak için olabilir.Yine de iki Türk firması olarak devam etseydiniz keşke.Neyse kısaca maşallah sana.Hep böyle devam et.Geç bakalım UNO.
(düzeltme yapılacak)
———-
REKLAM:OYNAYAN NAKO
Bu yün olayında ben döner dolaşır seni alırım..Bu kemoterapi sırasında arada bir şeyler örüyorum.İyi geliyor.Önceliğim sensin..Çok örmüyorum ama elimin altında hep varsınız.Kaliten,çeşitlerin,renklerin ortada zaten.Seni ORMO Yün İplik A.Ş.üretiyormuş.Orhangazi’de üretiliyormuşsun.Üretimin % 70’i başka ülkelere ihraç ediliyormuş.70 civarında ülkeye gidiyormuşsun.ABD,Almanya,İngiltere’de Fransa,Japonya,Çin,Tayvan,İspanya,İskandinav Ülkeleri,İtalya,Brezilya,Rusya,Kore ve başka ülkeler.Yurtdışında nasıl bir satış ağın var bilmiyorum ama yurtdışıyla bağlantısı olan firmalar Türkiye’nin tanıtımını görev adletmeli.Görevi olanlar yeterince yapamıyor demek ki.Herkes elinden geleni yapacak artık.Geç bakalım NAKO.
———-
REKLAM:OYNAYAN LC WAIKIKI
el-ci-vay-ki-ki-vay ki-ki….Sen de özelsin.Kesinlikle özelsin,farklı özelsin.Yanlış hatırlamıyorsam,seni ilk Nişantaşı’nda gördüm.Mağazaya girip alt kata inmiştim.Giriş ve alt katı vardı herhalde,üst kat var mıydı bilmiyorum.Öyle hatırlıyorum.Mağaza Nişantaşı’daydı.Çünkü üst sosyo ekonomik sınıf hedefindi.Ama sonra….İlki o zaman yaptın,orta sınıfa yöneldin.orta sınıfın markası oldun.Mavi’de tam tersi.Beyoğlu’nda ilk görmüştüm.İlk mağaza mı bilmiyorum ama hedef kitle .Orta sınıf derken,üst sınıfa ekonomik anlamda üstten bahsediyorum.İkiniz de çok iyi yaptınız bence.Seninle ilgili çok dedikodu çıktı biliyorum ama firmalar bu ülkenin….öyle söylentiyle ziyan edilecek durumları yok.Orta sınıfın markası oldun .Ki orta sınıfın markası yoktu.İlk sensin galiba.Sonra var tamam ama öncesinde orta sınıfta markla olayı yok.İlk olduğun için sen git bence.Yani Oltu’ya git.Oltu’da mağaza aç.Oltu Erzurum’un ilçesi.Nüfus 31.000 yazıyor.Erzurum’da mağazan vardır ama Oltu’da da olmalı.Oltu doğunun en hareketli ilçelerinden biri.Çevre ilçelerden de Oltu’ya gelen çoktur.Diğer ilçeleri bilmiyorum,belki oralarda öyledir,Oltudan istanbul’a,izmir’e her gün otobüs var.Yıllardır öyle….
1989’du galiba 88 ya da 89.Yaz tatili yabancı dilden bütünlemem var..Yurda gittim ama yurda almadılar.Yaz tatilinde yurt Bulgaristan’dan gelen göçmenlere tahsis edilmiş.Turgut Özal Başbakan.Tam ne nedir bilmiyordum ama Bulgaristan’dan gelen Türkler.Bulgaristan Türkleri.Asimilasyondan kaçıyorlar.300.000’in üzerinde Türk gelmiş ama sonra epeycesi geri dönmüş.İş,geçim derdinden tutunamamışlar.Yurtta kalmadım ama kalanları gördüm.Sosyalist rejimden geliyorlar.Kıyafetler koyu renk ve birbirine benziyorlar.Benim gördüklerim öyleydi,tek örnek gibi.Neredeyse 30 yıl öncesi.Binlerce insan doğduğu büyüdüğü toprakları terkediyor.O zaman sebep asimilasyon,baskı…Şimdi de başka binlerce insan için başka sebepler….Erzurum tam öyle değil ama kıyafette biraz renklensin,değişiklik olsun istiyorum.Yazlığa hiç girmesen de olur.Bu taraflarda 3 ay kış,o tarafta 3 ay yaz..Tek olman gerekmiyor.Mesela Altınyıldız(REKLAM)erkek giyimde …Senin modellerin kadın-erkek-çocuk her yaş grubuna ve her kesime hitap ediyor.Büyük beden de var.Daha ne olsun…Erkek giyimde de Altınyıldız.erkek giyim çok pahalı olanlar değil.Paranın yokluğundan değil de Erzurumlu’nun çok marka derdi yok.Sezon sonu ürünleri olabilir mesela.Kış sezonu tabi.Satılmayan ürün,model anlamında değil.Burada kış sezonu bittiğinde orda daha 3-5 ayı oluyor kışın…
Düzeltme–devam edecek
———-
REKLAM:OYNAYAN MEKAP
Mekap Deri ve Ayakkabı San.Tic.A.Ş(sitedeki fotoğraf)…Fabrika Trabzon’un Arsin ilçesindeymiş.Arsin Organize Sanayi Bölgesi’nde.Fabrika nerede diye bakarken,internette organize sanayi bölgesinin fotoğrafı var.deniz kenarında,tabi ki Karadeniz..Çok güzel görünüyor.Tatil köyü de olurmuş oraya..Organize Sanayi Bölgesi yapmışlar.1972’den beri Türkiye’deymişsiniz.
Mekap..?Ürün adı olmuş markalardansın.Kesinlikle öylesin..Ama sen,sen..Sen çok daha başka bir şeysin.Başlarken aklının ucundan geçer miydi bu?Rüyanda görsen inanır mıydın?Niye göresin ki zaten,kimin aklına gelir ki böyle bir şey?
PKK’nin sınır dışına çekilme tartışmalarının olduğu dönemde Selahattin Demirtaş’a PKK’nın nasıl çekileceği soruluyor,Demirtaş cevap veriyor”Şu an bildiğimiz tek yöntem’mekap’yöntemi,yani yürüyerek çıkarlar sanırım”diyor.
Bundan şikayetçiymişsiniz.Adımız terörle birleştiriliyor diyormuşsunuz.Ürünün adı olunca öyle bir imaj oluşabilir ama ben” Mekap giyilmez terörist ayakkabısı” diyen hiç kimseye rastlamadım.Teröristir şehirde dikkat çekmemek için giymiyordur o başka ama normal biri için bu sebep değil.PKK’nın ürettiği sigaraları içtik bir dönem..hala var mı bilmiyorum ama parası PKK’ya gidiyormuş.Tamam neden adım PKK’yla,terörle anılsın diyebilirsin.Bazı otların hayatını merak ediyorum ya ben..Markalarda öyle.Bazı markaların hayatı da benim için merak konusu.
Senin durumun..?Dünyadaki en ilginç markalardan birisin bence.Türkiye’de ürünün adı olmuşsun o zaten çok önemli.Bu tarz ayakkabı da ilksin herhalde ama o yetmemiş.Kalitenle,dayanıklılığınla,rahatlığınla zaten sevilmişsin.Ve o kadar iyiymişsin ki dağdakinin markası olmuşsun.Terör bölümünü geç.Son durakta Mekap giyen biri var.Anlattıklarının her harfi gerçek.Teröristi geç..o koşullarda tercih edilen ayakkabı olmak..O koşullara dayanan ayakkabı olmak.Herşeyden önemlisin sanki.Üzülmen saçma bence..O durumun seninle ilgisi yok ki..tamam o durumun içinde olmak istemiyorsun ama”güzellik başa bela”derler ya?Senin ki öyle bir şey..Bu kadar iyi olursan…?Bilemezdin..bilemezdin..
Devam edecek..
Yazan:insan(OTU)